Danışmanlık: “Bir Arkadaşa Bakıp Çıkacaktım” mı Dediniz? Dikkat, Yanlış Kapı!

Danışmanlık deyince aklınıza ne geliyor? Tatlı bir sohbet eşliğinde birkaç tavsiye mi, yoksa “bir bakıp çıkayım, belki bana kısa yoldan bir şeyler der” düşüncesi mi? Eğer böyle düşünüyorsak, sanırım ruhumuzun içinde gezinen birçok konudaki gibi farklı bir bakış açısı için bu yazıyı hepimizin okumaya ve irdelemeye fazlasıyla ihtiyacımız var.

Danışmanlık Nedir? Bir Bakkal Dükkanı Değildir!

Hayal edelim: Mahallenin bakkalına girdik ve “Abi/Abla/Kardeşim, şuradan bir ekmek ve iki fikir alabilir miyim?” dedik. Komik, değil mi? Ama danışmanlığa böyle yaklaşanlar aslında tam olarak bunu yapıyor.

Eskiden kafelerde, barlarda olurdu, öğrencilik döneminde…Bazılarımızın imkanı yetmediği yerlere girmek isterken, imkan olsa da emin olunamayacak şeylerin ön gösterimini bilmek isterken hani…”Hımm, ben bir arkadaşa bakayım da buralarda idiler galiba…” Sahi, ne oldu o arkadaşlarımıza?

Danışmanlık, hızlıca alınacak bir fikir ya da anlık bir çözüm değil, profesyonel bir hizmettir. Danışman, bizlere özel analizler yapar, yıllarca edindiği bilgi ve deneyimini ortaya koyar ve uzun vadeli bir strateji geliştirir.

Örneğin, bir işletme sahibiyiz ve satışlarımız artmıyor. Bir danışmana gitmek yerine, “Ya bu ürünleri daha çok satmak için ne yapmalıyım, şöyle bir akıl versene” dersek aslında o kişinin emeğini hiçe sayıyoruz demektir. Danışmanlık, bizler için üretilen özel bir reçetedir, sıradan bir aspirin değil. Yeni geliştirmekte olduğumuz bir ürün için de yaygınlaştırmak için daha iyi bilinmesi duyulması anlaşılması için de “iş geliştirme” faaliyeti adı altında işler yaparız ve burada da yapılan danışmanlık, bir kahve molası sırasında “E sen bir yaz da bakalım” denecek bir hizmet değil.

“Sizden Bir Şey Rica Edecektim” Çıkmazı: Danışmanlar da İnsan!

Şimdi gelelim o meşhur cümleye: “Sizden bir şey rica edecektim…” Bu söz genelde şu şekilde devam eder: “Bir fikrinizi alabilir miyim?”, “Şöyle kısa bir rapor yazsanız…” ya da “Bana şöyle 3 dakikada bir yol çizer misiniz?” Bu tür talepler, danışmanlık mesleğini en çok yanlış anlayanların kullandığı kalıplar arasında.

Ya da şirketini yeni açan danışmana “e sen bir yaz bakalım, e sen onu bir yap da sonucu sana iyi olur” deyip kahvesini höpürdeten büyükleri, yaşıtları, küçükleri, belki meslektaşları… Olabilir mi? E napalım, hepimiz yanlış bir yerlerdeyiz galiba J

Danışmanların bilgi ve deneyimi, tıpkı bir avukatın dava stratejisi ya da bir doktorun teşhisi gibi, yıllar süren bir emeğin ve öğrenmenin ürünüdür.

Nasıl ki bir doktorun kapısını çalıp “Abi, ayaküstü şu dizime bak, neden ağrıyor?” demek doğru değilse, danışmanlardan da aynı şekilde profesyonellik dışı bir hizmet beklemek, gerçekten gerekli mi?

Unutmayalım, danışmanların da ödenecek faturaları vardır J

Danışmanlık Sürecini Eğlenceli Bir Örnekle Anlatalım

Bir pasta düşünün. Evet, şöyle bol çikolatalı, içi dolu dolu bir pasta. Bu pastayı yapmak için gereken malzemeler (bilgi ve deneyim), tarif (analiz) ve fırında pişirme süresi (uygulama ve takip) var. Ama biz fırına girmemiş, çırpılmamış bir karışımdan hemen mükemmel bir pasta bekliyoruz. Üstelik tarifi “E hadi sen bir yaz da bakalım” diye istemeye çalışıyoruz! Bu mümkün mü? Tarifi almak mümkün tabii, ancak ya o şeflik seviyesindeki pastayı üretemez isek?

Danışmanlık: Kültürel Yaklaşımlar ve Eğlenceli Gözlemler

İçinde yaşadığımız çeşitli coğrafyalarda, danışmanlıkla ilgili çoğu zaman ya “gereksiz bir lüks” ya da “şöyle bir sorarız” mantığıyla görülüyor. İşte karşımıza çıkan bazı ilginç durumlar:

• Her Şeyi Bilme Sendromu: İnsanlar son yüzyılda nedense her konuda uzman olmayı seviyor. Haklısınız; eğer bir KOBİ sahibiyseniz, her şeyden anlıyor olmanız beklenir: finans, pazarlama, lojistik, hatta yazılım! Bu özgüven güzel ama bazen “uzmana bırakmayı bilmek” daha güzeldir.
• Ücretin Gereksiz Görülmesi: “Bilgiye para mı verilir?” gibi cümleler sıkça duyulur. Ancak o bilgi, doğru kullanıldığında size kat kat geri dönecek bir yatırımdır. Kendi başınıza saatlerce çözmeye çalıştığınız bir sorunu bir danışman 1 saatte çözebilir.
• Danışmanlık Kültürünün Eksikliği: “Ben bir arkadaşa sorarım” mantığı hâlâ çok yaygın. Halbuki o arkadaşın konuyla ilgisi bile olmayabilir! Profesyonel bir danışmanlık ise somut verilere, uzmanlığa ve analizlere dayanır.

“Bir Arkadaşa Bakıp Çıkmak” ile Neler Kaçırıyorsunuz?

Eğer danışmanlığı “bir bakıp çıkmak” olarak görüyorsanız, aslında büyük fırsatları kaçırıyorsunuz. İşte neler kaçırdığınızı gösteren eğlenceli bir liste:

1. Uzman Bakışı: Danışmanlar, size dışarıdan bir gözle bakan profesyonellerdir. İşinize ya da hedeflerinize sizin göremediğiniz bir perspektiften yaklaşırlar.
2. Uzun Vadeli Çözümler: Kısa vadeli çözümlerle günü kurtarabilirsiniz, ama iyi bir danışman size yıllarca sürdürülebilecek bir yol haritası çizer.
3. Zaman ve Kaynak Tasarrufu: Yanlış kararlarla kaybettiğiniz zamanı ve parayı düşünün. Profesyonel bir danışman, size bu maliyetleri fazlasıyla telafi eder.

Danışmanlık Hizmetinden Maksimum Fayda Sağlamak İçin İpuçları

• Ciddiyetle Yaklaşın: Danışmanlık, “bir arkadaşın tavsiyesi” değil, profesyonel bir süreçtir. Ciddiyetle yaklaşın, beklentilerinizi net belirleyin.
• Şeffaf Olun: Danışmanınızla açık bir iletişim kurun. İhtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi net bir şekilde ifade edin.
• Sürece Katılın: Danışman, sadece tavsiye veren biri değil, sizinle işbirliği yapan bir yol arkadaşıdır. Onun önerilerini anlamaya ve uygulamaya özen gösterin.

Sonuç: Bilgiye Saygı ve Doğru Yaklaşım

Danışmanlık, “bir arkadaşa bakıp çıkmak” ya da “E sen bir yaz da bakalım” denecek bir iş değildir. Bu süreç, ciddi bir bilgi birikimi, analiz ve strateji ve uzun dönemli tecrübeyi gerektirir.

Gerektirmiştir de…

Eğer gerçekten fayda almak istiyorsak, danışmanlığı bir masraf değil, geleceğe yapılan bir yatırım olarak görmeliyiz.

Unutmayalım, iyi bir danışmanlık, sadece bugünün sorunlarını çözmekle kalmaz, bize sağlam bir gelecek de kazandırır. Emeğe, bilgiye ve uzmanlığa saygı gösterdiğimizde, danışmanlık süreci bizim için gerçek bir fark yaratır. Şimdi, “Bir danışmana sorsam mı acaba?” diyorsak, evet danışmanlara sormak için, doğru yerdeyiz

Ama lütfen, “E sen bir yaz/bir söyle bakalım da…” demeyelim de 😊